Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve geniş bir coğrafyayı etkileyen depremler otistikler ve aileleri üzerinde kalıcı izler bıraktı. Denizli Otizm Derneği’nin hazırladığı Depremzede Otistikler İçin Hareket Geç Raporu, otistikler ve aileleri için başta barınma, eğitim ve sağlık olmak başta olmak üzere her alanda sorunların yaşanmaya devam ettiğini ortaya koydu.
Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bölgede yaşayan otistikler ve ailelerinin insan hak ve onuruna yakışır bir yaşama ulaşamadıklarını belirten Denizli Otizm Derneği Başkanı Burcu Bilik, farklı ülkelerdeki deneyimlerin insan hakları odaklı ve kapsayıcı bir afet yaklaşımının doğal afetlerin yıkıcı etkilerini azaltabileceğine dikkat çekti. Bilik, şunları söyledi: “Depremler sırasında ve sonrasında yaşanan hak ihlallerini belgelemek, otistikleri ve ailelerini daha görünür hale getirerek sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak ve olası afetler için bir yol haritası çıkarılmasını desteklemek amacıyla Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteğiyle Otistik Depremzedelerin Hakları İçin Harekete Geç isimli bir rapor hazırladık. 10-19 Ekim 2023 tarihleri arasında, Hatay, Mersin ve Adana’da, otistikler ve ailelerini ziyaret ederek, 30 kişiyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdik. İnsan hakları odaklı bir afet yönetiminin olmazsa olmazları arasında yer alan ulusal ve uluslararası sözleşmelerde yer alan pek çok konunun uygulamada hayata geçirilmediği saha araştırması sırasında tespit ettik.”
Çoklu ayrımcılık var
Yapılan saha araştırması deprem bölgesinde otistiklerin ve ailelerinin ayrımcılığa maruz bırakıldığını ve haklarının ihlal edildiğini ortaya koydu. Özellikle ilk günlerde çadır, gıda, temiz su vb. insani yardımlara erişimin mümkün olmadığı ifade edildi. Kamu kurumlarından yapılan yardımların yanı sıra sivil toplum örgütleri tarafından iletilen yardımların da eşit ve adil dağıtılmadığı belirtildi. Deprem bölgesinde çalışan gönüllü ve profesyonellerin otistiklere karşı nasıl davranması gerektiğini bilmemesinden kaynaklı sorunlar yaşandığı da dile getirildi.
Hayat konteynera sığmıyor
Hatay’daki otistikler ve ailelerinin çoğunluğu, bitişik nizam, 21 metrekarelik konteynerlarda yaşıyor. Ortak yaşam alanı halinde düzenlenen konteyner kentlerde otistiklerin çıkardığı sesler nedeniyle bazı çocukların ve ailelerinin bulundukları yerden atılmak istenildiği ifade edildi. Ayrıca konteyner kentteki sosyal marketteki ürünlerin gün geçtikçe azaldığı, otistik çocuklarının güvenliğine ilişkin ailelerinin kaygı duymaya devam ettikleri, bulundukları konteyner kentin yönetimine katılamadıklarını, insani yardımlara erişimle ilgili sorunların devam ettiğini, yakınlarını kaybetmenin yanı sıra büyük oranda gelirlerini de kaybettiklerini vurguladılar.
Sağlık ve ulaşım
Hatay merkezde ekim ayı itibarıyla sınırlı olarak başladığı belirtilen toplu taşıma hizmetlerinin çok yetersiz olduğu ve ihtiyaçları karşılamadığı dile getirildi. Asbestin yaşam kalitesini etkilediği, boğazda ve gözde yanma, kaşıntı vb. sorunların ortaya çıktığı ifade edildi. Sağlığa erişimin ilk günlere göre daha iyi olmakla beraber toplu ulaşımdaki aksaklıklar nedeniyle sağlık kurumlarına erişim sıkıntıları yaşandığı belirtildi. Konteyner kentlerde çamaşırlar toplu yıkandığı için hijyen sorunları olduğu vurgulandı. Alerjik ya da bulaşıcı hastalık tehliklerine dikkat çekildi. Su ve elektrik kesintileri olduğu söylendi. Deprem öncesi içilebilen şebeke suyunun halen kullanılamaz olduğu belirtildi.
Eğitime erişim
Deprem bölgesinden Mersin’e göç etmiş otistik çocukların ve ailelerinin yaşam kalitelerinin ve eğitime erişiminin bir nebze daha iyi olduğu söylenebilir. Fakat Hatay’da eğitime erişim en büyük sorunların başında yer alıyor. Özel eğitim sınıfları birleştirildiği için sınıfların kalabalık olduğu, öğretmen, okul ve özel eğitim sınıfı sayısının çok yetersiz olduğu belirtildi. Deprem öncesi okula devam ettiği belirtilen otistik çocukların büyük çoğunluğu okulsuz kaldı. Rapor kapsamında yapılan bütün bu çalışmalar otistiklerin sesinin duyulmasına ve otistikleri de kapsayan insan hakları odaklı afet otizm planına acilen ihtiyaç duyulduğunu net olarak ortaya koydu.
Herkes görevini yapsın
Depremin birinci yıldönümünde hayatını kaybedenleri rahmetle andıklarını belirten Burcu Bilik, afet durumlarında öncelikli sorumluluğun devlete ait olduğunu da hatırlattı. ‘’Deprem bölgesindeki vatandaşların sorunlarının çözümü için kamu kurumlarını ve yerel yönetimleri görevlerini yapmaya, sivil toplum örgütlerini de dayanışmayı sürdürmeye davet ediyoruz.’’ dedi.